İdari yargı kapsamında Şanlıurfa İdare Mahkemesinden alınan emsal kararda; 375 Sayılı KHK Kapsamında İhraç Edilen Polis Memurunun Göreve İadesi Kararı incelenmektedir. Bilindiği gibi FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, terör örgütüne yardım ve terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklı olduğu tespit edilen, asker, polis memuru, bekçi ve jandarma personellerinin 375 sayılı KHK’nın geçici 35’inci maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılma işlemleri devam etmektedir. 375 Sayılı KHK Kapsamında İhraç Edilen Polis Memurunun Göreve İadesi Kararı aşağıda sizler için incelenmiştir.
375 Sayılı KHK’nın Geçici 35’inci Maddesi Uyarınca Kamu Görevinden Çıkarma
İçerik Tablosu
ŞANLIURFA 2. İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/…..
KARAR NO : 2021/….
DAVACI : M……….. Ş……..
VEKİLİ : AV. AHMET YILDIZ -UETS […………..]
DAVALILAR : 1- İÇİŞLERİ BAKANLIĞI /ANKARA
2- EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ /ANKARA
VEKİLİ : AV. B….. K……. E…….
DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, Şanlıurfa ili, ………… İlçe Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapmakta iken 375 sayılı KHK’nın geçici 35’inci maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığının 23/06/2020 tarih ve 2020/4 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu, hakkında yapılan adli soruşturmanın takipsizlikle, yapılan kovuşturmanın ise beraat kararı ile sonuçlandığı, herhangi bir terör örgütüne üyeliği, yardımı, irtibatı, iltisakı olmadığının kanıtlandığı ileri sürülerek iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Dava konusu işlemin hukuka, mevzuata, kamu yararına ve yargısal içtihatlara uygun olduğu, 375 sayılı KHK’nın geçici 35’inci maddesi hükmüne göre davacının terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut örgütle irtibatı olduğunun değerlendirildiği, davacı hakkındaki mevcut delil ve diğer tespitlerin söz konusu örgütle irtibatını ortaya koyduğu belirtilerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesi’nce, dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü: Dava, Şanlıurfa ili, …………… İlçe Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapmakta iken 375 sayılı KHK’nın geçici 35’inci maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığının 23/06/2020 tarih ve 2020/4 sayılı kararının iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 35’inci Maddesinin (B) Fıkrası
” Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen; … 6) Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır. …” düzenlemesine yer verilmiştir.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 04/08/2016 tarihli ve E:2016/6 (Değişik İşler), K:2016/12 sayılı kararı ile, FETÖ/PDY terör örgütünün kamu kurumlarının neredeyse tamamında örgütlenmesi ve somut darbe teşebbüsünün bu yapılanmadan kaynaklanmış olması, potansiyel (olası) tehdidi var olan (mevcut) tehlikeye dönüştürmesi üzerine demokratik anayasal düzeni sürdürmek bakımından olağanüstü tedbirlerin alınmasını zorunlu kıldığı, tedbirin uygulanması için mutlaka terör örgütüyle, terör faaliyetleriyle ve bu arada darbe teşebbüsüyle meslekten çıkarılmalarına karar verilen kamu görevlileri arasında bağ kurulmasının aranmadığı, MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen “yapı”, “oluşum” veya “gruplar”la bağ kurulmasının yeterli olacağı, söz konusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba “üyelik” veya “mensubiyet” şeklinde olması zorunlu olmayıp “iltisak” ya da “irtibat” şeklinde olmasının yeterli olduğu, terör örgütleri veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile üyeler arasındaki bağın “sübut” derecesinde ortaya konulmasının aranmadığı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye istinaden bir kamu personelinin kamu görevinden çıkarılabilmesi için; kamu personelinin, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğunun değerlendirilmesinin yeterli olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Şanlıurfa ili, ……… İlçe Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapmakta iken, hakkında yapılan inceleme ve araştırma sonucunda 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 35/B maddesi uyarınca FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisakı yahut bunlarla irtibatlı olduğu gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığının 23/06/2020 tarih ve 2020/4 sayılı işleminin tesis edildiği, davacı tarafından iş bu işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Terör Örgütü, Yapı, Oluşum veya Gruplara Üyelik, Mensubiyet veya İltisak yahut İrtibat Kavramı
Terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen personelin kamu görevinden çıkarılacağına yönelik düzenlemede; kamu görevinden çıkarılma nedenleri sadece üyelikle sınırlı tutulmamış, esasen ceza yargılamasının ilgi alanında bulunmayan iltisak; yani yapışıkmış gibi birlikte hareket etme, gönüllü şekilde tabi olma, aynı yöne bakma, olayları aynı bakış açısıyla değerlendirme, eylemlerini bir grubun, örgütün ya da yapının işaretleri, talimatları, yönlendirmelerine göre gerçekleştirme ve bunu yaparken dünyevi ya da uhrevi faydalar umma hali ile irtibat; yani bir çıkar ilişkisi nedeniyle gönüllü veya gönülsüz kendi davranışlarını bireysel iletişim yoluyla ya da yazılı ve görsel basın, sosyal medya paylaşımları üzerinden gelen mesajları dikkate alarak belirleme hali de kamu görevinden çıkarmanın hukuki gerekçeleri arasında sayılmıştır.
Bu nedenle, ilgililer hakkında ceza yargılamasında üyelik suçlamasıyla açılan davada beraat kararı, soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olsa dahi idari yargı yeri irtibat ve iltisak unsurları yönünden işlemi ayrıca incelemek zorundadır.
Uyuşmazlıkta, Dosya Kapsamındaki Bilgi ve Belgeler Birlikte İncelendiğinde 375 Sayılı KHK Kapsamında İhraç Edilen Polis Memurunun Göreve İadesi Kararı na Göre;
-İçişleri Bakanlığınca, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrosundaki personeller hakkında Fetö/Pdy silahlı terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu iddiaları ile ilgili olarak yapılan soruşturma, inceleme ve araştırmalar sonucunda düzenlenen 08/03/2018 tarih ve 108-4 sayılı araştırma raporunda davacı ile ilgili olarak; “BİMER başvurusunda bulunan M.B. isimli şahsın bilgi sahibi olarak alınan ifadesinde özetle; ‘2009 yılı ortalarında….bu dönemde toplantıya katılanlar ise M…….. Ş……..,…isimli polis memurları idi.’ şeklinde beyanda bulunduğunun anlaşıldığının ” belirtildiği;
-Davacının Soruşturma kapsamında alınan ifadesinde ise; “İlk, orta ve lise eğitimi aldığı okullarının tamamının devlet okulu olduğu, üniversite eğitimi boyunca Kredi Yurtlar Kurumu ile öz amcasının ikametinde kaldığı, kendisinin ve ailesinin Fetö/Pdy silahlı terör örgütüyle herhangi bir irtibat/iltisakının bulunmadığı, örgüt içerisinde faaliyet yürüttüğünü bildiği kimsenin olmadığı, örgüte ait herhangi bir iletişim programını kullanmadığı, maddi yardımda bulunmadığı, kod veya takma isim kullanmadığı, örgüte müzahir dernek, vakıf vb. Kurum ve kuruluşlarla para alışverişinin olmadığı, örgüte ait herhangi bir yazılı ya da görsel yayın organına aboneliğinin olmadığı, yurtdışına hiç çıkmadığı pasaportunun bulunmadığı, kendisinin, annesinin, babasının ve kardeşlerinin Bank Asyada hesabı bulunmadığı, şahsı adına Bank Asya ile hiç bir ticari faaliyetinin olmadığı, 2009 senesinde evlendikten sonra eşi adına çalıştığı işyerinden verilen Bank Asya kredi kartı olduğunu borcundan dolayı haciz gelmesi üzerine öğrendiği, borcu ödedikten sonra kartı kapattığı, 2009-2011 yılları arasında bu örgütün geçmişte dini oluşum adı altında insanları etkilemeye çalıştıklarını, aile ziyaretleri gibi kavramlar üzerinden yanaşmaya çalışmaya şahit olduğunu, bu yaşadığı durumları beyan ettiğini, 6.Ağır Ceza Mahkemesinin soruşturmasında beraat ettiği, 15 Temmuz gecesinde emniyet binasının önünde olduğu,” şeklinde beyanda bulunduğu,
-Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında ele geçirilen ve Fetö/Pdy terör örgütünün emniyet mensuplarına dair fişleme kayıtlarının içeren verilere ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığı tarafından 03/09/2020 tarihinde hazırlanan veri inceleme raporunda davacı ile ilgili olarak; “davacının durumunun Tüm Listede; “Derece 1” kısmında “C” (Geçmişte Fetö sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulamayan kişileri ifade ettiği) (17/25 aralık sürecinden vareste olduğu değerlendirildiği) ve “Derece 2” kısmında “CD” (Geçmişte Fetö sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulamayan kişilerden tekrar kazanılmaya dördüncü derece yakın kişileri ifade ettiği) şeklinde, Güncel Listede; “yo kazanma durumu” (polis memuru personelin komiser yardımcılığı sınavını kazanıp kazanmadığı); YOK”: hakkında bilgi olmayan kişiyi ifade ettiği), “Eş Devam (personelin eşinin örgütte olup olmadığını ifade ettiği) :HAYIR” , “2015 Mart Alan” kısmında “C”, “2015 Mart Alan Dışı” kısmında “CD”, “Alan” kısmında “SC”, “AD” kısmında “SCD” (Emniyet içindeki Fetö yapılanmasının etki alanı dışındaki kişileri: 17/25 aralık sürecinden etkilenmiş Fetö mensuplarının tekrar kazanılmaya dördüncü derecede yakın kazanılması zor olan kişileri ifade ettiği), “Ofis (örgüt evinde kalıp kalmadığı) ” kısmında “HAYIR ve “Etüt 2015 (örgütün faaliyetlerine veya sohbetlerine katılıp katılmadığı/katılım sayısını ifade ettiği)” kısmında “0” olarak belirtildiği,
-Davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla açılan davada, Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/11/2018 tarih ve E: 2018/…… K: 2018/…………. sayılı kararıyla özetle; “…Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2015/3 Esas sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan Fetö/Pdy terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, 2011 yılına kadar kadar Fetö/Pdy adlı silahlı örgütün dini sohbet adı altında düzenlemiş olduğu toplantılarına katıldığı, 2011 yılından sonra Hakkari iline atamasının yapıldığı, bu tarihten sonra herhangi bir sohbet adı altındaki toplantılarına katılmadığı, sanığın beyanı ile tanık S.Ö’nün ve diğer bilgi sahibi olarak beyanları alınan şahısların söylemlerinin birbiriyle örtüştüğü, sanığın Fetö/Pdy adlı silahlı terör örgütünün münhasıran örgüt mensuplarınca kullanılan Bylock ve sair gizli haberleşme programlarını kullandığına dair bir tespitin bulunmadığı, yine adı geçen örgütün finans kurumu olan Bank Asya adlı kurumda hesabının bulunmadığının belirlendiği anlaşılmış olup sanık M……… Ş……….’nın kendisini dini bir oluşum olarak lanse eden Fetö/Pdy terör örgütünün 2011 yılına kadar sohbet adı altındaki toplantılarına katılmaktan ibaret eylemi dışında sanığın Fetö/Pdy terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde yer aldığına dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil elde edilemediğinden, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 223/2-e bendi gereğince beraatine” karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile yukarıda yapılan açıklamalar ve ilgili mevzuat hükümleri birlikte incelenip değerlendirildiğinde; davalı idarece, “BİMER başvurusunda bulunan M.B. isimli şahsın bilgi sahibi olarak alınan ifadesinde özetle; ‘2009 yılı ortalarında….bu dönemde toplantıya katılanlar M………… Ş…………..,…isimli polis memurları idi.”” şeklindeki ifadesinin davacının anılan terör örgütü ile iltisaklı ve irtibatlı olarak değerlendirildiği, ancak gerek adli gerek idari soruşturmalar kapsamında yapılan araştırma inceleme ve alınan şahıs beyanlarından; davacının, kendisini dini bir oluşum olarak lanse eden anılan örgütün 2011 yılı öncesinde dini sohbet adı altında düzenlenmiş olan toplantılara birkaç kez katıldığı görülmekle birlikte, 2011 yılından sonra herhangi bir sohbet adı altındaki toplantılarına katılmadığı, örgüt mensuplarınca kullanılan Bylock ve sair gizli haberleşme programlarını kullanmadığı, Bank Asya adlı kurumda hesabının bulunmadığı, örgüte ait herhangi bir yazılı ya da görsel yayın organına aboneliğinin olmadığı, örgüt evinde kalmadığı, eşinin ve ailesinin örgütle bağı olduğuna dair bir tespitin bulunmadığı, bunun dışında davacının terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğunu gösteren başkaca bir bilgi ve belgenin de olmadığı, diğer taraftan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında ele geçirilen sd kart içerisinde yer alan fişleme bilgilerinde; davacının örgüt hiyerarşisi içerisinde yer almadığı, 17/25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan Fetö mensuplarından tekrar kazanılmaya 4’üncü derecede yakın olan ve kazanılması zor olan kişileri ifade eden SC – SCD kodu ile kodlandığı ve yine davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla açılan davada, Şanlıurfa 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 21/11/2018 tarih ve E: 2018/….. K: 2018/…….. sayılı kararıyla beraat kararı verildiği görülmekle;
Davacının Fetö/Pdy terör örgütü ile yukarıda tanımı verilen irtibat ve iltisak kavramları kapsamında kalan bir bağının olduğu hususunda yeterli bilgi, belge ve delilin bulunmadığı kanaatine varıldığından, davacının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35/B maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, davacı hakkında yeni bilgi ve belgelerin elde edilmesi halinde yeniden davalı idarece davacının terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulu’nca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı yönünden değerlendirilerek işlem tesis edilebileceği de açıktır.
Davacının, işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine gelince; dava konusu işlem Mahkememizce hukuka aykırı bulunduğundan, Anayasanın 125’inci maddesi uyarınca anılan işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının dava açma tarihi olan 26/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce tanzim edilip davacıya ödenmesi gerekmektedir
Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, davacının mahrum kaldığı özlük ve parasal haklarının dava açma tarihi olan 26/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce davacıya ödenmesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren (30) gün içerisinde Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi’ne istinaf yolu açık olmak üzere, 23/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
375 Sayılı KHK Kapsamında İhraç Edilen Polis Memurunun Göreve İadesi Kararı İle İlgili Daha Detaylı Bilgi Almak İçin Bizimle İletişime Geçebilirsiniz.