İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, alanı sık sık araştırılan konulardan biri olmakla beraber bu alanda yeteri kadar bilgi olmaması sebebi ile kaleme aldığımız blog yazımızı sizlerle paylaşıyoruz. Gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkelerde, gelişmeyi mümkün kılan en önemli faktörlerden biri de bireylerin iş gücüne katılımı ve istihdamıdır. Bu bağlamda iş verenlerin işe alım ve sonrası süreçlerinde sosyal güvenlik ve iş hukukuna hâkim olması da son derece önemlidir. İş ve sosyal güvenlik hukuku alanında sık olarak oluşan değişiklikler, yakından takip edilme ve uyum bakımından profesyonel eliyle yürütülmeyi gerekli kılar.
Sosyal güvenlik ve iş hukuku, iş veren, çalışanlar ve sosyal güvenlik kurumu arasındaki üçlü ilişki üzerine kurulmuştur. Sosyal güvenlik hukuku genel anlamda iş veren ve idari merciler arasındaki işlem ve ilişkiye yönelik olmakta iken, iş hukuku ise çalışan ve iş veren ilişkisi üzerinde odaklanmaktadır. Aynı zamanda her hukuk dalının da birbiriyle organik bağları vardır.
İş ve sosyal güvenlik hukuku, işçi ve iş veren arasında sözleşme ilişkisine bağlı şekilde kurulan hak ve yükümlülüklerin düzenlendiği hukuk alanı olmaktadır. Toplu, kişisel ve sosyal güvenlik hukuku olmak üzere üç temel başlıkta incelenmektedir. İş ve sosyal güvenlik hukukunun amacı, iş veren ve işçinin haklarını korumak ve sosyal güvenliği sağlamaktır.
Günümüzde iş yaşamının daha çok kurumsallaşması ile mühim hale gelen bu hukuk alanı, özellikle çalışanların sosyal refahlarını yükseltecek çözümler sağlamaktadır. Uyulması gereken işe alım ve işten çıkarma uygulamaları, iş sözleşmelerinin ve iş yeri yönetmeliğinin hazırlanması, işe iade, işten çıkarma, ihbar ve kıdem tazminatı, iş kazaları, haklı fesih, iş yeri devri, organizasyon değişiklikleri, iş veren değişikliği gibi konular iş ve sosyal güvenlik hukuku alanına girmektedir.
İşveren ve işçi ilişkilerinin geliştirilerek hukuki problemlerin önlenmesi, iş verenlerin yasal prosedürlere uygun biçimde çalışması amacıyla uygulanan iş ve sosyal güvenlik hukuku belirli ilkelere dayanır. Bu hukuk alanının temel ilkesi işçinin korunmasıdır. Bu ilkede kanun koruyucunun işçiyi koruması prensibi yer almaktadır. Sosyal devlet ilkesiyle hareket eden ülkelerde asgari çalışma koşulları, örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkı bu ilke ile korunmaktadır.
İş ve sosyal güvenlik hukuku alanında sözleşme ve kanun hükmünün açık olmadığı durumlarda ise yorumlamalar işçi yararına yapılmaktadır. Fakat işçi lehine yorum toplum zararına ise bu yorum sınırlandırılmalıdır. Bununla beraber yasaya aykırı olarak işçi lehine yorum olmamalıdır. Bu tarz ilkeler iş hukukuna yön vermektedir.
Bu hukukun uygulanmasında idari teşkilat olarak çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı ile iş kurumu ve sosyal sigortalar kurumu bulunmaktadır. Çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı kanunun uygulanmasını denetleme hakkı vardır. Taşra alanlarda ise bölge çalışma teşkilatı görev almaktadır.
İş ve sosyal güvenlik davaları söz konusu olduğunda öne çıkan dava türlerinden biri de işe iade davası olmaktadır. Bu davalar, iş akdinin iş veren tarafından keyfi şekilde feshedilmesine karşı personelin korunması maksadı ile geliştirilmiştir. Bu bakımdan işe iade davaları iş verene tarafından iş sözleşmesinin geçersiz bir sebeple feshedildiği durumlarda işçinin, iş güvencesinden faydalanarak işe iadesini talep etmesini açıklayan davalar olmaktadır.
Bu dava türü, iş sözleşmesi geçersiz bir sebeple sonlandırılan işçi tarafından açılmaktadır. İş verenin ise bu davayı açma hakkı yoktur. İşe iade davasının davacı tarafı, iş akdini iş veren tarafından feshedilmiş olan işçi olup iş sözleşmesini fesheden işveren de davalı sıfatındadır.
İşe iade davası nasıl açılır sorusu sıklıkla sorulur. İş akdinin feshinin geçersizliğini iddia eden personel, işe iadesini istemek için doğrudan dava açma yoluna gidemez. Çünkü işe iade davalarında ilk olarak arabulucuya başvurma zorunluluğu vardır. Bundan dolayı işe iadesini isteyen personel, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde arabulucuya başvurmak zorundadır.
İşçi ve iş verenin arabulucu huzurunda anlaşması halinde ilgili uyuşmazlık mahkemeye taşınmaz. Arabulucu ile gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde anlaşma yapılmaz ise son tutanağın düzenlenmesi tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkemede dava açılması söz konusu olabilmektedir. Aynı zamanda bu durumda arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşma olmadığına dair son tutanağın da mahkemeye sunulması şarttır. İşe iade davası bu biçimde açılmaktadır.
Haklı bir sebep olmadan ya da geçerli bir neden gösterilmeden iş sözleşmesi feshedilen işçinin işe iade davası açabilmesi adına çeşitli koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu koşulları şöyle açıklamak mümkün:
İşe iade davası hangi mahkeme dendiği zaman ilgili mahkemenin iş mahkemesi olduğunu belirtmeliyiz. Bu mahkeme olmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemesi görevlidir. İşe iade davası mahkeme şeklinde iş verenin ikametgahı sayılan yer mahkemesi ya da personelin işini gerçekleştirdiği iş yerinin olduğu yer mahkemesidir.
İstifa eden işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanır mı? Genel kurala göre istifa eden işçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi mümkün değildir. Hiçbir gerekçe belirtmeden istifa eden işçi kıdem tazminatı alamaz. Yöneticiye işten ayrılacağına dair herhangi yazılı bir bildiride bulunmayan personel ihbar tazminatı ödemek durumunda kalabilir. Bu yüzden işten ayırılma aşamasında haklı bir neden belirtemeyecek durumda iseniz, iş vereninize işten ayrılacağınızı yazılı biçimde bildirmek durumundasınız.
Kıdem tazminatı bir işçilik alacağı davası olup buna yönelik bir talepte bulunurken işçilik alacaklarına yönelik dava açılması gerekmektedir. Aşağıdaki bütün hallerde personelin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi adına kıdeminin en az bir sene olması koşulu aranmaktadır.
İş ve sosyal güvenlik hukuku davaları, iş veren ve işçinin karşılıklı sahip olduğu hakların yasal şekilde nasıl kullanabileceğini açıklayan bir hukuk dalıdır. Çalışanın izinlerinden emeklilik aşamasına, iş verenin işten çıkarma ve fesih uygulamasına dek bütün çalışma yaşamı unsurları bu hukuk dalı ile düzenlenmektedir. Avukatlık bürolarının iş ve sosyal güvenlik hukuku kapsamında müvekkillerine sağladıkları hizmetler ve temsilci şeklinde yer aldıkları davalar bulunmaktadır.
Firmanın iç yönerge ve politikalarının hazırlanması, iş kanunu hakkında bilgilendirme, iş yeri devri ve iş akdinin hazırlanması, prim ödemeleri, ikramiye ödemeleri ve diğer sosyal haklar için gereken uygulamaların hazırlanması, çalışma ortamlarının yürürlükteki mevzuata uyumunun elde edilmesi, savunma ve tutanak yazıları, fesih ve ihtar bildirimlerinin hazırlanması, lokavt ve grev aşamasında müzakerelerin sürdürülmesi gibi hususlarda müvekkillerine danışmanlık yapmaktadır.
İş ve sosyal güvenlik hukukuna paralel şekilde başarılı bir firma yönetimine katkı sunan avukatların ve hukuk bürolarının dava aşamasında müvekkillerine hizmet sunması söz konusu olmaktadır. İş ve sosyal güvenlik hukukunun alanına giren davalar şu şekilde sıralanabilir:
İş ve sosyal güvenlik hukuku ile hem iş verenin hem de çalışanın hakları korunmuş olur. Karşılıklı olarak yasal haklarını ve bu hakların sınırlarını bilen, bütün kurumsal süreçleri belli prosedürlere oturtan şirketlerin herhangi bir adli çözümle uğraşması gerekmemektedir. İş ve sosyal güvenlik hukuku dava çözümlerinde deneyimli isimlerle siz de şirket olarak personellerinizin ve firmanızın yasal haklarını koruma altına alabilirsiniz.
Sosyal güvenlik avukatı hizmetlerimiz şunları içermektedir:
İş hukuku avukatı hizmetlerimiz şu şekilde sıralanabilir:
Agâh Hukuk Danışmanlık & Arabuluculuk olarak İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Kapsamında iş, işçi, işveren gibi konuları ele alıp, işçi ve işveren arasındaki ilişkiyi tüm detaylarıyla inceleyerek bu konuda ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmayı hedeflemekteyiz.
İş Hukuku kapsamında zorunlu hale gelen Arabuluculuk Kurumunu en verimli şekilde işletilmekte müvekkillerimiz adına başvurular ve uzlaşma görüşmeleri yapılmaktadır. Uzlaşma sağlanamaması durumunda İş Mahkemeleri ve diğer yetkili mahkemeler vasıtasıyla müvekkillerimizin taleplerini güncel mevzuata uygun bir şekilde karşılamak adına gerekli tüm Hukuki Danışmanlık ve Avukatlık Hizmeti verilmektedir.
Agâh Hukuk Danışmanlık & Arabuluculuk Olarak İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Alanında Hizmetlerimiz;
İşçi ve İşveren Arasında Hizmet Sözleşmelerinin Güncel Mevzuata Uyumlu Olarak Hazırlanması
İş Akdinin Sona Ermesiyle Fesih Bildiriminin Mevzuata Uygun Yapılması
İşçilik Alacakları; Maaş, Kıdem ve İhbar Tazminatı, Hafta Tatili, Yıllık İzin, Fazla Mesai Talepleri
Performans Düşüklüğü, Ekonomik Nedenler ve Benzer Haklı Sebeplerle İş Sözleşmelerinin Feshi
İşe İade Davalarının Açılması ve Takibi
Mobing ve Kötü Niyet Tazminatına ilişkin Gerekli Davaların Açılması
Çalışanların Sigortalı Gösterilmediği Durumlarda Hizmet Tespitinin Yaptırılması
Emeklilik Sürecine İlişkin Hizmet Tespitinin Sağlanması
Yurtdışı Borçlanmalar ve Yurtdışı Çalışmaların Tespiti
Yurtdışı İşe Giriş Tarihinin Türkiye’de Geçerli Sayılması Talepleri
İşçi ve İşyeri Güvenliği Konusunda Dikkate Alınması Gereken Hususlarda Danışmanlık
İş Kazalarında Yaralanma, Ölüm ve İş Görmezlik Durumlarının Tespitine İlişkin Davalar
İş Kazaları Sonrası Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talebi
Şirket İç Yönetmelikler ile Disiplin Yönetmeliklerinin Hazırlanması
Çalışan ve Üçüncü Kişiler Yönünden İşverenin Kusursuz Sorumlulukları