Hazineye Karşı Tazminat Davası haksız tutuklama tazminatı şeklinde de bilinmektedir. Haksız şekilde tutuklanan bireyin devletten manevi ve maddi tazminat olarak haksız tutuklama tazminatı isteme hakkı bulunmaktadır. Yalnızca haksız tutuklama değil, koruma tedbirlerinin uygulanmasında haksız ve hukuka aykırı biçimde muamele gören bireyler de manevi ve maddi tazminat isteminde bulunabilirler.
Tutuklama ve diğer koruma tedbirleri anayasal hakların kısıtlandığı amacıyla sıkı şartlara bağlı olmaktadır. Bir birey hakkında tutukluluk durumu söz konusu olabilmesi için ciddi bir inceleme şarttır ve kanundaki koşulların sağlanması önemlidir. Fakat uygulamada bazen öyle olmamaktadır. Gelişigüzel ve temellendirilmemiş tutuklamaların olduğu görülebilmektedir. İşte bu durumlarda önce tutuklamaya itiraz ve sonrasında tazminat aşaması başlamaktadır.
Tutuklama ve buna bağlı şekilde tazminat davalarında deneyimli avukatlardan hukuki destek oldukça önemli bir ayrıntıdır. Fakat aynı zamanda bireyin konu hakkında genel bir bilgi sahibi olması önemli olmaktadır.
Haksız Tutuklama Tazminatı Nedir?
İçerik Tablosu
Haksız tutuklama tazminatı nedir? Bir suçla alakalı soruşturma evresinde ya da kovuşturma bölümünde koruma tedbirlerine başvurmak mümkün olmaktadır. Koruma tedbirleri tutuklama, gözaltı, adli kontrol gibi durumlardır. Fakat haksız şekilde koruma tedbiri uygulandığında bireyin maddi ve manevi zararı devlet tarafından tazmin edilmektedir. Tutuklama durumu da buna dahil olmaktadır. Tutuklama tazminatı 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunu madde 141 ve devamı maddelerinde düzenlenmektedir. Buna göre aşağıdaki hallerde devletten manevi ve maddi tazminat almak mümkün olmaktadır:
- Kanunda yazan koşullar haricinde bireyin yakalanması, tutuklanması, tutukluluğunun devamına karar kırılması durumlarında.
- Bireyin kanuni gözaltı zamanı içinde hâkim önüne çıkarılmadığı hallerde.
- Bireye kanunda yazan hakları hatırlatılmadığında veya hatırlatılan haklarından faydalanma isteği yerine getirilmediğinde.
- Bireyin kanunda açıklanan şartlarda uygun şekilde tutuklandığı fakat makul zamanlarda yargılama mercii huzura çıkarılmadığı ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmediği hallerde
- Bireyin kanuna uygun şekilde yakalanması ya da tutuklanması fakat sürecin sonunda haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ya da beraat kararı verildiği hallerde.
- Bireyin bir suçtan mahkûm edilmesi fakat gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği zamanın bu hükümlülük süresinden fazla olduğu hallerde ya da kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olmadığı sebebiyle mecburen bu cezanın verildiği durumlarda.
- Tutuklama ya da yakalama sebepleri ve haklarındaki suçlamaların kendilerine, yazıyla veya bunun hemen mümkün olmadığı durumlarda sözlü olarak açıklanmadığı durumlarda.
- Bireyin yakalanmış olduğu ya da tutuklanmış olduğu durumu yakınlarına bildirilmediği durumlarda.
- Birey hakkındaki arama kararının ölçüsüz olarak gerçekleştirildiği hallerde.
- Bireyin eşyasına ya da diğer malvarlığı değerine, kanunda yazar şartlar oluşmadığı halde el konulması ya da korumaya yönelik gerekli tedbirlerin alınmaması veya bu eşyaların amacı dışında kullanılması veya zamanında geri verilmemesi durumlarında.
- Bireyin yakalama ya da tutuklama kararına karşı kanunda yazan haklarının gerektiği gibi kullandırılmaması.
Bu sayılan durumlar haricinde birey devletten manevi ya da maddi tazminat talep edebilir. Yukarıda açıkladığımız gibi haksız tutuklama durumu da bunlardan biri olmaktadır. Neredeyse de en mühimidir. Hem usulsüz tutuklama hem de haksız tutuklamanın maddi manevi tazminata sebep olduğunu görüyoruz.
Yukarıda açıklananlar kanunun açık şekilde hak kaybı olarak gördüğü ve tazminat hakkının kesin olduğu hususlardır. 141 numaralı madde bunun haricinde açıkça hâkim ve savcıların bu hususlar dışındaki haksız fiil de diğer sorumluluk durumlarında maddi manevi tazminat talep edebileceğini açıklıyor. Bu da devletten istenen bir tazminat olmaktadır. Devlet ödemiş olduğu tazminattan dolayı bir sene içinde haksız muamelede bulunan hâkim ya da savcıya kusuru oranında rücu etmektedir.
Hangi Hallerde Tutuklama Haksız Olur?
Tutuklamanın haksız olduğu haller nelerdir? Tutuklama ve diğer koruma tedbirleri anayasal hakları sınırlamaktadır. Bundan dolayı hem usule hem de esasa ilişkin ciddi bir prosedüre ve deneyime sahiptir. Haksız olarak tutuklanan bireyin pek çok hakkı bulunmaktadır. Bu hakların kullanılabilmesi için tutuklamanın haksız olduğunu ispat etmek gerekmektedir. Bu aşamada tutuklama sebepleri oluşmuş mu ve tutuklama kararı hukuka uygun şekilde verilmiş mi ya da tutukluluğun devam kararı usul ve esas açısından hukuka uygun mu gibi çeşitli soruların cevaplandırılması önem kazanmaktadır.
Tutuklama kararı, hükmün kâğıt üzerinde kalmasını önlemek ve somut gerçeği ortaya çıkarmak amaçlarına yönelik olarak bireyin cezaevinde tutulmasının zorunlu olması durumunda verilebilir. Tutuklama sebeplerinin varlığını gösteren iki temel durum vardır. Somut kaçma şüphesi ve delilleri ortadan kaldırma olasılığı. Bu iki durumun varlığı ispat olunursa tutuklama kararı çıkabilir. Aksi durumda tutuklama kararı ölçüsüz olmaktadır.
Aynı zamanda tutuklama sebepleri olmasına rağmen tutuklama kararı verilmesi zorunlu olmamaktadır. Eğer tutuklama ölçüsüz olacak ise adli kontrol kararı verilmelidir. Bunlar tutuklamanın esasa yönelik koşullarıdır. Bir de usul kuralları bulunmaktadır. Tutuklama kararı, tutuklama duruşmasıyla verilebilmektedir. Bireyin gıyabında verilmesi mümkün olmamaktadır. Soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma aşamasında ceza mahkemesi ilgili kararı vermektedir.
Tutukluluk süresince otuz günde bir defa tutuklamaya ilişkin karar verilmek üzere duruşma gerçekleştirilmektedir. Bu duruşmalarda tutuklama sebeplerinin devam edip etmediği araştırılmaktadır. Tutuklama sebebinin devam ettiğini tahmin eden karar organı, bu düşüncesini gerçekleştirmek zorundadır. Aksi durumda karar hukuka aykırı olmaktadır.
Birey hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ya da beraat kararı verildiği zaman birey haksız olarak tutuklanmış olur. Genelde uygulamada bu durum ortaya çıkmaktadır. Bu durumların hepsi bireye haksız tutuklama tazminatı hakkı doğurmaktadır. Tutuklama ve tutukluluğun devamı hususları kendi içinde önemli ayrıntılar içermektedir.
Dava Açma Süresi
Hazineye karşı tazminat davası dava açma süresi nedir? Ceza Muhakemesi Kanunu madde 142’de açıklananlara göre süreye ilişkin hükümler burada yer almaktadır. Haksız yere tutuklama ya da yukarıda belirttiğimiz haksız veya usulsüz uygulamalara maruz kalan bireylerin burada bulunan süre içinde tazminat talepli dava açmaları gerekmektedir. Buna göre tazminata sebep olan ya da hükmün kesinleştiği hususu ilgiliye tebliğ edilir ve bu tebliğden itibaren üç ay içinde tazminat davası açılır. Üç aylık süre hak düşürücü olduğundan bu süreden sonra artık tazminat talep etmek mümkün olmamaktadır. Her durumda tazminata sebep olan olayın üzerinden bir sene geçmesi ile beraber artık tazminat talep etmek mümkün olmamaktadır. Dolayısı ile sürelerin geçmemesi önem arz etmektedir.
Tazminat Davasını Kim, Kime Karşı Açar?
Hazineye karşı tazminat davası ile ilgili bir diğer önemli husus da tazminat davasını kimin kime karşı açtığı konusudur. Haksız tutuklama tazminatı davasını haksız olarak tutuklama uygulamasına maruz kalan birey açmaktadır. Diğer koruma tedbirleri durumunda da aynı şey geçerli olmaktadır. Tazminat talebinin avukat temsili ile mahkemeye yönelik olması da son derece önemli bir detaydır. Bu aşamada sadece haksız tutuklama dilekçesi bazı mühim nitelikler taşır.
Eğer haksız şekilde tutuklanan birey davayı açmadan evvel öldü ise mirasçılarının mahkemeden tazminat talep etmesi de söz konusu olmamaktadır. Fakat tazminat istemli dava açıldıktan ancak henüz sonuca ermeden birey ölür ise mirasçılar bu davaya devam ederek tazminat hakkını elde edebilmektedirler.
Ceza muhakemesi kanununun 141 numaralı maddesinde tazminat talebinin devlete yöneltilebileceği söylenmektedir. Bundan dolayı haksız tutuklama istemi ile mahkemeye yapılan başvuruda karşı taraf devlet olmaktadır. Devletin ise hatalı işlemde bulunan savcıya, hâkime ya da karar veren merciye kusuru oranında rücu etme olanağı bulunmaktadır. Bu rücu ise bir sene hak düşürücü süreye tabi olmaktadır.
Haksız Tutuklama Tazminat Dilekçesi
Haksız tutuklama tazminat dilekçesi konusuna da değinmek gerekmektedir. Haksız tutuklama durumuna ilişkin dilekçe, yetkili ve görevli mahkemeye sunulmalıdır. Bunun detaylarına aşağıda değineceğiz. Fakat dilekçenin içeriği oldukça önemlidir. Davanın hukuki dayanağına ve usul kurallarına bu noktada dikkat etmek önemli olmaktadır.
Öncelikle dilekçede bireyin açık kimliği ve adres verileri yer almak durumundadır. Zarar uğradığı uygulamanın detayları da aynı şekilde dilekçede olmalıdır. Bu uygulama haksız ya da usulsüz olarak verilen koruma tedbiri kadarıdır. Bu işlemin meydana getirdiği zararın nitelik ve niceliği haksız tutuklama tazminat dilekçesinde bulunmalıdır. Bunları ispata yarayan çeşitli belge ve bilgiler de dilekçeye eklenmelidir.
İlgili dilekçede eksiklik varsa mahkeme bireye bir aylık zaman verebilir. Bir aylık zaman içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde tazminat talebi reddedilir. Dilekçede bulunan bazı eksiklikler ise tazminat isteminin daha en baştan reddine sebep olabilir. Tabii ki mahkemenin ret kadarına karşı itiraz durumu da söz konusu olabilmektedir. Fakat bu tür bir gelişmenin önüne geçmek için sürecin en başından itibaren hukuki yardım alınması gerektiği önem arz etmektedir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Haksız tutuklamaya ya da haksız diğer koruma tedbirlerine maruz olan bireyler tazminat davasını ikamet ettikleri şehirde konumlanan ağır ceza mahkemesinde açmaktadır. Haksız tutuklama uygulamasını zaten bu mahkemede yapmışsa bu defa dava en yakın yerde konumlanan ağır ceza mahkemesinde açılacaktır.
Eğer bir bireyin ikamet ettiği yerde birden çok ağır ceza mahkemesi bulunuyor ise haksız muamelede bulunan mahkeme haricindeki ağır cezalar davaya bakabilmektedir. Tek ağır ceza mahkemesi var ise en yakın ağır ceza mahkemesine gidilmelidir. Haksız tutuklama ya da diğer tazminata sebep olan kararları, sulh hâkimi ya da ceza mahkemesi hâkimi vermiş olabilir. Bundan dolayı bu uygulamada bulunan mahkeme doğal olarak tazminat istemini inceleyememektedir.
Haksız Tutuklama Tazminatı Davasında Neler Olur?
Bu davada ağır ceza mahkemesi tazminata sebep olan tutuklama ya da diğer koruma tedbirlerini kanunda açıklanan koşullara göre incelemektedir. Olayda usul ya da esasa aykırı bir işlem yapılmış mı buna bakılmaktadır. Eğer birey hakkında beraat kararı verilmiş ya da kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ise bu kararlar kesinleşmiş ise kanundaki koruma tedbiri koşullarının incelenmesine gerek bulunmamaktadır. Çünkü zaten bireyin suçsuz olduğu ortaya çıkmıştır. Uygulanan tedbirler otomatik şekilde haksız sayılmaktadır.
Mahkeme, kendisine iletilen dosyayı ilk önce kendisi incelemektedir. Eğer ki herhangi bir eksiklik görür ise yukarıda söz ettiğimiz bir şekilde süre vererek eksikliğin giderilmesini talep etmektedir. Eksiklik bulunmuyor ise bu defa dosyanın bir örneğini devlet hazinesinin kendi yargı çerçevesinde yer alan temsilcisine iletir. Temsilciye bir itirazı ya da beyanı varsa bunu on beş gün içinde bildirmesini ister.
Haksız tutuklama isteminin ve bunu talep edenin sunmuş olduğu ispat araçları ile belgelerin değerlendirilmesinde mahkeme gerekli gördüğü her çeşit araştırmayı yapmaktadır. Ya da bunu yapmak üzere bir hâkim görevlendirmektedir. Aynı zamanda tazminat hukukunun genel kuralları kapsamında tazminat düzeyinin belirlenmesi de gerekli tüm araştırma ve inceleme aynı biçimde mahkeme tarafından ya da görevlendirilen hâkim tarafından yapılır.