İMAM NİKAHI İLE EVLİLİK ?
İçerik Tablosu
İMAM NİKAHLI EŞİN TAZMİNAT HAKKI ?
İMAM NİKAHLI EŞLE ORTAK ÇOCUĞUN TANINMASI ?
İMAM NİKAHLI EŞ İLE ÇOCUKLARDA ORTAK VELAYET ?
Türk Medeni Kanunu’nun “Aile Hukuku” başlıklı ikinci kitabının evlilik hukuku isimli birinci kısmının evliliğin genel hükümleri başlıklı üçüncü bölümü içerisinde yer alan kanunlarımız çerçevesinde hüküm doğurması öngörülmüş bulunan evlilik türü, yalnız ve yalnızca resmi nikâh olarak ifade edilmekte olan evlenme biçimidir.
Medeni kanunumuz geleneksel evlilik olarak da ifade edilmekte olan “imam nikâhına” etki tanımamış; tek yasal ve geçerli evlenme türü olarak “resmi nikâhı” belirlemiştir. Ancak, belirtilmelidir ki, bu durum uygulamada birtakım olumsuzluklara yol açmakta ve yalnızca imam nikâhı yoluyla evlenmiş bulunan kişilerin haklarının belirlenmesinde, kanunlarımız bu tür evliliği düzenlemediğinden, sıkıntılar ve mağduriyetler yaşanmaktadır.
YARGITAY KARARLARI İLE İMAM NİKAHLI EŞİN TAZMİNAT HAKKI
Türk Medeni Kanunu’ na göre geçerli bir evlilik birliği resmi nikâhla mümkündür. Resmi nikâh olmadan evlilik mümkün olmadığı için boşanma da söz konusu olamayacaktır. Resmi nikâhlı olmayan eş ayrılma ya da terk etme durumunda boşanma ve boşanmanın feri taleplerinden yararlanamayacaktır.
Ancak evlilik birliğinin kurulması tarafların ortak yaşam iradelerinden doğmaktaysa, resmi nikâhın bulunmaması halinde de tarafa bazı talepleri ileri sürme hakkı doğabilecektir. Bu durumda resmi nikâhlı olmayan eş ortak hayatın kurulduğunu, geçerli bir evlilik birliğinden beklenen aile ortamının sağlandığını ispatlamakla mükelleftir.
Nitekim Yargıtay da aşağıda incelenecek kararlarda resmi nikâhlı olmayan eşe bir takım talepleri ileri sürme hakkı tanımıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2006/2-558 20.9.2006 tarihli ve 2006/568 karar’ ına göre imam nikâhı ile evlenen kadının manevi talebi haksız fiilden kaynaklanmaktadır. önemli olan husus yıllarca kandırıldığı, küçük düştüğü ve sosyal çöküntüye uğradığı ve çocuk olduğu için evlenme şansının azaldığı davacının manevi tazminat taleplerinin haksız fiile dayalı olarak kabul edilmesidir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesine göre ise davalının evlenmek vaadi ile davacıyla imam nikâhı kıyıp herhangi bir neden olmaksızın resmi nikâhtan kaçınması nedeniyle davacının kişilik haklarına saldırının varlığı kabul edilmiş. Bu durum manevi tazminat talebi için haklı bir neden oluşturmuştur.
Kararda imam nikâhıyla evli bulunduğu kadını neden olmaksızın ayrılan erkek bireyin kadın üzerinde bıraktığı üzüntü ve buhran üzerinde durulmuştur. Manevi tazminatın altında yatan neden de budur. Kişilik hakkı kişilerin hukuk düzeni tarafından korunan hayat, vücut bütünlüğü, ruh bütünlüğü, sağlık, şeref, haysiyet, isim, meslek unvanı, resim, mesken masumiyeti, vicdan gibi değerlerin tümünden meydana gelir. Olayda duygusal kişilik değerlerinin ihlali çok açıktır. Kişilik hakkının ihlali nedeniyle manevi tazminatta hâkim tazminat miktarını tayin ederken taraflar arası ilişkiye, sosyal ve ekonomik durumlarına bakacaktır.
İMAM NİKAHLI BİRLİKTELİKTE ÇOCUĞUN TANINMASI ve VELAYET HAKKI
İmam nikahlı eşler arasında sıkça karşılaşılan diğer bir durum ise, imam nikahlı eşlerin ortak çocukları ve buna ilişkin çocugun velayetidir.
Resmi nikahlı bir evlilik birliği içerisinde doğmayan çocukların baba ile soybağı kurulması için babanın çocuğu tanıması; nüfus memuruna veya mahkemeye yapacağı yazılı başvuru ya da resmi senetle veya vasiyetnamesinde yer vereceği beyanla gerçekleşebileceği gibi anne ya da çocuğun babalık davası açması suretiyle de gerçekleşebilecektir.
İlk olarak anne ile baba, çocuğun doğumundan itibaren 30 gün içerisinde herhangi bir nufüs müdürlüğüne giderek beyanları doğrultusunda bu tanıma işlemini gerçekleştirebilirler. Çocuğun anne ile soybağı doğumla birlikte kurulmaktadır. Doğum belgesinin nufüs müdürlüğüne ibrazı bu soybağı için yeterlidir. Ancak babanın soybağı için annenin ve babanın beyanı beraber gerekmektedir. Babanın tek başına çocuğu tanıdığına dair beyanı yeterli olmamaktadır.
İkinci yol ise baba, çocuğu tanıma davası açabilir. Bu durum daha çok annenin, babanın çocuğun babası olduğuna dair nüfus müdürlüğünde beyan vermekten kaçınması veya anneye ulaşılamaması hallerinde tercih edilir. Bu dava hasımsız olarak açılır ve çekişmesiz yargı işlerindendir. Bu davada en kolay ve hızlı çözüm yolu DNA testine başvurmaktan geçer. Baba ile çocuğun DNA’larının uyuşması halinde mahkeme, soybağının kurulmasına karar verecektir.
Aile Hukukuna İlişkin Taraflar Arasındaki Uyuşmazlıklarla İlgili Detaylı Bilgi Almak İçin Bizimle İletişime Geçebilirsiniz.
AGÂH Hukuk Danışmanlık & Arabuluculuk
Avukat Nida KUTTAŞ – Avukat Ahmet YILDIZ