Sizler için incelemeye aldığımız bu emsal davada Kamuda Öğretmen Olan Sanığın Fetö/Pdy Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan Beraat Kararı ve akabinde yerel Cumhuriyet Savcısının karara karşı istinaf yoluna başvurması sonrasında istinaf mahkemesinin başvuruyu esastan ret edip, sanığın beraatine ilişkin kararı onaması ile ilgilidir. Söz konusu karar, Kamuda Öğretmen Olan Sanığın Fetö/Pdy Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan Beraat Kararı şeklinde tanımlanabilmektedir.
FETÖ PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan Yargılanan Sanığına İlişkin Beraat Kararı
İçerik Tablosu
Sanık hakkında, İlk Derece Mahkemesince verilen karar ile dosya içeriğine göre CMK 280/1-e maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesine karar verilmiş olmakla, dairemizce yapılan yargılama sonunda; Kamuda öğretmen olarak görev yapmış olan sanığın;
- Sanığın bylock programı kullandığına ilişkin bir tespit bulunmaması,
- Sanığın Fetö Pdy bağlantısı bulunmayan Y. Ö. Dershanesinde 01/09/2004-10/09/2012 tarihleri arasında, daha sonraki yıllarda ise kamuda öğretmen olarak çalışma kaydı bulunduğunun tespit edilmiş olması,
- Sanığın Fetö Pdy bağlantısı nedeniyle KHK ile kapatılan herhangi bir dernekte üyelik kaydı bulunmadığının tespit edilmiş olması,
- Sanığın Fetö Pdy bağlantısı nedeniyle KHK ile kapatılan herhangi bir sendikada üyelik kaydı bulunmadığının tespit edilmiş olması,
- Sanıktan el konulmuş olan dijital materyallerin içeriğinde bylock ve eagle programı ile herhangi bir suç unsuru tespit edilmemiş olması,
- Sanık hakkında Fetö Pdy örgüt üyeliği suçlaması noktasında herhangi bir tanık beyanı bulunmaması hususları dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Sanığın; örgüt içerisinde çeşitlilik ve süreklilik arz eden bir eyleminin tespit edilemediği, sanığın örgütün hiyerarşik yapısı içerisine girdiğine, örgüt ile arasında üyelik için gerekli bulunan organik bağın kurulduğuna, örgütün kuruluşu, kurucuları, lideri, amacı, stratejileri ve eylemleri ile irtibatlı olduğuna veya hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgüte yardımda bulunduğuna dair;
Soyut kalmış bulunan iddia dışında, savunmanın aksini kanıtlayabilecek, mahkumiyet için yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin somut ve inandırıcı delil edilemediği anlaşıldığından, üzerine atılı silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan beraatine karar verilmesi gerekmiştir.
- Sanığın HTS Kayıtlarına göre; haklarında fetö pdy bağlantısı nedeniyle soruşturma yürütülen kişiler ve kurumlar ile olan telefon irtibatının bulunması, yüklenen örgüt üyeliği suçuna delil teşkil edecek nitelik taşımadığı düşünülmüştür.
Bank Asya Hesap Hareketinin Rutin Bankacılık İşlemi Kapsamında Olduğu, Örgüt Liderinin Emir ve Talimatı İle Bank Asya’ya Para Yatırılmadığının Tespiti
- Sanığın 16/09/2014 tarihine kadar Bank Asya hesabını kullandığı, 11/02/2014 tarihinde 1.000 TL, 18/02/2014 tarihinde 300 TL, 19/02/2014 tarihinde 1.000 TL, 20/02/2014 tarihinde 1.000 TL + 1.000 TL, 02/03/2014 tarihinde 700 TL para yatırdığı, 31/07/2014 tarihinde 1.000 TL + 500 TL, 01/08/2014 tarihinde 1.500 TL, 12/09/2014 tarihinde 1.000 TL, 16/09/2014 tarihinde 1.000 TL para çekildiği tespit edilmiş ise de;
- Sanığın aynı zamanda Ziraat Bankasında da hesabı ve mevduatı bulunduğu halde bu bankadaki mevduatını Bank Asya’ya aktarmamış olması,
- Yine Ziraat Bankasından 10/09/2014 tarihinde çektiği krediyi, Bank Asya’ya aktarmamış olması,
- Eşinin de Halk Bankasında hesabı ve mevduatı bulunduğu halde bu bankadaki mevduatının sanığın Bank Asya hesabına aktarılmamış olması,
Yukarıdaki diğer deliller de dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında; Sanığın Bank Asya’daki hesap hareketinin rutin bankacılık işlemi dışında olan ve özellikle örgüt liderinin bankaya para yatırılması talimatından sonra, bu kasıt ile yatırılmış bir para olduğuna ilişkin, sanık savunmasının aksini kanıtlayacak nitelikte her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve somut bir delil elde edilemediğinden;
Sanığın bu eyleminde örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunun unsurlarının da oluşmadığı değerlendirildiği” gerekçelerine binaen sanığın beraatına karar verilmiştir.
FETÖ/PDY Terör Örgütü Üyeliği Suçundan Beraat Kararına Karşı Yerel Cumhuriyet Savcısının İtirazı ve İstinafa Başvurması
Yerel Cumhuriyet Savcısının süresindeki istinaf dilekçesi ile, “Sanığın dijital materyal raporu kapsamında bylock ile bağlantılı 187 ve eagle ile bağlantılı 134 arama kaydının bulunduğu, sanığın HTS kayıtları incelendiğinde hakkında fetö pdy den adli işlem yapılan Celal Bahadır ve Fatih Keçici ile görüşme kayıtlarının bulunduğu, ayrıca fetö pdy ile irtibatlı ve iltisaklı olan bank asya, aktif eğitimciler sendikası ve Asya Katılım bank ile görüşmelerinin bulunduğu,
Sanık hakkında silahlı terör örgütü olan fetö pdy üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de; elde edilen delillerden sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olarak hareket ettiğine ilişkin delillerin yeterli olmadığının anlaşıldığı,
Ancak; sanığın Halk Bankası ve Ziraat Bankasında kendisinin ve eşinin aktif olarak kullandığı, bireysel ihtiyaçlarını karşıladıkları hesaplarının bulunmasına rağmen 17/25 Aralık olaylarından sonra fetö pdy lideri ve diğer yöneticilerinin talimatlarına uyduğunu ve tarafını belirleyecek nitelikte, Bank Asya’nın TMSF ye geçişini engellemek amacıyla 2014 yılının Şubat ayında Bank Asya’da hesap açtırdığı, bu hesabına 2014 yılının Şubat ve Mart aylarında ATM üzerinden birden çok kez para yatırdığı, para miktarının 5.000 TL’ye ulaştığı, bu parayı 2014 yılının Ağustos ayına kadar (bir kısmını çekmiş) bekletmeye devam ettiği,
Sanığın Fetö Pdy nin bir silahlı terör örgütü olduğunu ve bank asyanın da bu terör örgütünün finans kaynağı olduğunu bilerek, fetö pdy lideri ve yöneticilerinin talimatlarına uyduğunu ve tarafını belli edecek mahiyette bank asyanın TMSF ye geçişini engellemek amacıyla 17-25 Aralık olaylarından sonra süreklilik arz eden, parasal işlemleriyle örgüte finansman sağlama eylemini gerçekleştirdiği,
Yukarıda açıklanan nedenlerle sanık Sadık Yayla’nın silahlı terör örgütü olan FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan cezalandırılması yerine BERAATİNE karar verilmesi doğru olmadığı, Açıklanan nedenlerle yasaya aykırı olduğu düşünülen hükmün incelenerek bozulması” hususunu talep ettiği,
Beraat Kararına Karşı Yapılan İstinaf Başvurusunda İstinaf Mahkemesinin Dosyayı Yeniden Esastan İncelemesi
Türk Ceza Hukuku bakımından terörün tanımı ve hangi suçların terör suçu sayılacağı 3713 sayılı Kanunun 1. maddesinde gösterilmiştir.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu‘nun 1.maddesinde; Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.” hükmü yer almaktadır.
Diğer yandan 5237 sayılı yasanın 314. maddesinde; ”
- (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
- (3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır. ” silahlı örgüt kuran, yöneten ve üyeliği suçlarına ilişkin yasal hüküm yer almaktadır.
Bu tanımlamalar ışığı altında;
Silahlı terör örgütü üyeliği suçu, silahlı bir örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle işlenmektedir. Bu bakımdan eylemin iradi olması ve örgüte iştirak bilinç ve iradesiyle hareket edilmiş olması gerekir. Suç, örgüte üye olma fiilinin gerçekleştiği anda tamamlanmakla birlikte, üyelik süresince eylem temadi etmektedir.
Failin, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetleri silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacaktır. Ancak faile, örgüt tarafından verilen önemli bir görev veya sorumluluk, tek başına failin örgüt üyesi olduğunu ortaya koyabilecektir. Öte yandan örgüte üye olmak, fiili bir katılma olup örgüte üye olmak için örgüt yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur, tek taraflı iradeyle bile örgüte katılmak mümkündür.
Örgüte üye olmak; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir.
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur.
Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de, örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Üyelik mütemadi bir suç olması nedeniyle de eylemlerde bir süre devam eden yoğunluk aranır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin Fetö Pdy Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçunda Vermiş Olduğu Yargısal Kararlar
Yargıtay 16. C.D. tarafından da benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda da; silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir.
Silahlı terör örgütünü yönetmek ise, örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde örgütün amacına uygun biçimde işleyişini sağlayan, örgüt üyelerine görev veren ve genel stratejiyi belirleyen kimselerdir. Örgüt yöneticisi olmak için örgütün kurucusu olmak gerekmez. Yöneten kavramı içerisine sadece lider girmez. Örgütün bir lideri fakat birden fazla yöneteni olabilir. Yöneteni tespitte örgütün hiyerarşik yapısı, organizasyon şeması ve kişilerin yüklendikleri görevler önemlidir.
Fail hiyerarşik olarak örgüt mensuplarının üzerinde bulunuyor, geniş bir coğrafi alanda; iş bölümü yapabiliyor, örgütün üyeleri üzerinde sevk ve idarede bulunuyor, örgütsel faaliyetlerin organizasyonunda, icrasında, harekete geçiren, engelleyen veya durduran olarak rol oynayabiliyor, bu faaliyetleri denetleyebiliyor ise, yönetici olarak kabul edilmelidir.(Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2015/7734 esas ve 2017/5200 sayılı kararı)
Fetö Pdy Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmamakla Birlikte Bilerek ve İsteyerek Yardım Etmek Suçu
TCK 314. maddede örgüte yardım suçu özel olarak düzenlenmemiştir. Fakat, 3. fıkra uyarınca suç işleme amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından da aynen uygulanır. Bu nedenle TCK 220/7. maddesinde belirtilen örgüte yardım suçu, 314. maddedeki silahlı örgüte yardım suçu olarak cezalandırılması gereken bir eylem tipini teşkil etmektedir :
TCK md. 220 : (7) “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. ”
TCK 220/7. maddede, örgüte yardım edenin ‘örgüt üyesi olarak’ cezalandırılacağı ifade edilmiştir. Fakat, aynı cümle içerisinde örgüt üyeliğinin, örgüt içerisinde hiyerarşik yapıya dahil olmayı zorunlu kıldığı belirtilmiştir. Örgüt üyesi, örgütün amaçlan içerisindeki suçları işlemek için sürekli birliktelik iradesiyle örgüt disiplini ve hiyerarşisine katılmaktadır.
Buna karşın, sürekli birliktelik ve hiyerarşik yapıya dahil olma iradesi bulunmadığı halde, örgütün kimi faaliyet veya eylemlerine iştirak eden kimse, suça iştirak etmekte olup, özel bir iştirak kuralı olarak düzenlenmiş bulunan ‘örgüte yardım etme’ suçunu işlemesi nedeniyle ceza sorumluluğuna tabi kılınmış, fakat cezalandırma yönünden örgüt üyesi gibi kabul edilmiştir. Bu nedenle, örgüte yardım edenin hukuki sıfatının üyelik olmayıp, yardım eden (suça iştirak) olduğuna dikkat edilmesi ve kanun koyucunun bu ayrımı bilinçli olarak yaptığının gözetilmesi yerinde olacaktır.
Suç örgütüne yardım fiilinin oluşması için, failin örgüt üyeleriyle önceden bir anlaşma yapması veya yapılan planlara dahil olması zorunlu değildir. Ayrıca, yardım fiilinin örgüt üyelerinin tamamına veya üyelerden birine yapılması arasında bir fark bulunmamaktadır. Fakat, örgütün amacı ve kolektif faaliyetleri bilinerek ve istenerek yardım edilmesi zorunludur. Buna karşın, örgüt üyelerinin baskı ve tehditleri sonucu yardım etmeye mecbur bırakılan kişilerin suça iştirak iradeleri bulunmadığından, manevi öğesinin yokluğu nedeniyle suçun oluşmadığı düşünülmelidir.
Yardım suçunda ceza, TCK. 314/3, 220/7. maddeleri delaletiyle, 314/2. madde ile hükmedilir. Fail, örgüte yardım fiilinden başka bir suç da işlemişse, bu takdirde örgüt adına suç işleme dolayısıyla ayrıca 220/6. madde delaletiyle 314/2. madde ile cezalandırılır.
Kanunda örgüte silah temini yoluyla yapılan yardım suçu 315. maddede ayrıca düzenlenmiştir. Silah üretimi, teinini, ülkeye sokulması, saklanması gibi eylemler yalnızca özel nitelikli yardım suçu olan 315. madde ile cezalandırılır.
Yardım niteliğindeki eylemlerin müstakil suç oluşturmayan faaliyet veya fiiller olması gerekir. Örgüt adına işlenen suçlara iştirak edilmesi halinde 220/6. maddedeki suç oluşmaktadır. Bu konuya yukarıda değinilmişti.
765 sayılı yasa gibi 5237 sayılı yasadaki düzenlemede de eylemin iradi olması aranmıştır. 765 sayılı yasada bazı yardım eylemleri yasa metninde ifade edilmişken 5237 sayılı yasada böyle bir düzenlemeye yer verilmemiş yardım eden ifadesi kullanılmıştır.
Yardım sayılabilecek eylemler çok farklı biçimlerde gerçekleşebilir. Örneğin; örgüt üyelerine yiyecek verme, barınma ihtiyacını karşılama, yol gösterme, bilgi verme, çeşitli malzeme temini gibi ihtiyaçları karşılama vb. davranışlar yardın olarak kabul edilir. Dolayısıyla, silahlı örgütün faaliyetlerine yardım edilmesi onun faaliyetlerinin kolaylaştırılması amacına yönelik olarak birtakım davranışlarda bulunulmasıdır. Örgütün varlığının veya üyelerinin yaşantısını sürdürmesine yönelik eylemler bu suçun oluşması için yeterlidir.
Yargıtay kararlarında örgütün yayınlarını ve bildirilerini dağıtmak, örgüt üyelerini barındırmak, yer temini, kılavuzluk yapmak, kuryelik yapmak, örgüt üyelerine yiyecek vermek, giyecek ve eşya temin etmek, katılım aktarılmasına yardımcı olmak, askeri faaliyetler hakkında örgüt üyelerine bilgi vermek, para vermek gibi eylemler yardım eylemleri olarak kabul edilmektedir.
Ancak failin belirtilen fiillerden birini veya birden fazlasını sürekli ve yoğun olarak yapması, örgüt üyeliği suçunun kanıtı olarak değerlendirebilir. Yargıtay, yardım eylemlerinin belirli bir yoğunluğa ulaşması halinde failin örgüt üyesi olduğunu kabul etmektedir.
BDDK’nın Asya Katılım Bankası hakkında hazırladığı Mali Durum Tespit Raporlarında, Asya Katılım Bankası’nın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün örgütlü olarak suç gelirlerinin elde edilmesi, himmet adı altında toplanan suç gelirlerinin bankacılık sisteminde aklanması, bankanın FETÖ/PDY ile bağlantılı ulusal/uluslararası kuruluşlara Asya Katılım Bankası AŞ tarafından yüksek miktarda kredi kullandırılması, Asya Katılım Bankası A.Ş’nin ortaklık yapısında bulunan yöneticilerin FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğunun açıklandığı,
MASAK’ın hazırlamış olduğu analiz raporlarında da Asya Katılım Bankası’nın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kurucusu olan Fethullah Gülen’in talimatlarıyla yönetildiği, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne mensup gerçek kişi ve özel hukuk tüzel kişilerinin bankacılık işlemi adı altında toplanan himmet paralarını bu banka aracılığıyla akladığı,
Yine Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu raporda da birçok ilde alınan bilgi alma tutanakları ile 17-25/Aralık/2013 sürecinden sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütlerinde yöneticilik yapan kişilerin bu örgüte mensup kişilere malvarlıklarını satarak malvarlıkları yoksa başka bankalardan para çekerek Asya Katılım Bankası’na para yatırmalarını istediklerini beyan etmeleri, yine Asya Katılım Bankası A.Ş’de banka genel müdürü ve banka yönetim kurulu üyelerinin 06.01.2014 tarihinde gönderdiği e postada ” bizim iklimimizden bir abim… Bankamız için seferberlik ilan ettik, aynen 2001 de olduğu gibi, neyimiz varsa namusumuz bildiğimiz bankamız için yarından tezi yok getireceğiz…arkadaşlar evini arabasını satacak, gerekirse başka bankadan kredi çekecek bankamıza mevduat koyacağız” dediği,
BDDK’nın 28/05/2015 tarihli Asya Katılım Bankası Mali Durum Tespit Raporu’nda 2013 Aralık – 06/01/2014 döneminde Asya Katılım Bankası’nın mevduatı 1.684.368 TL azalırken 06.01.2014- 10.01.2014 döneminde 227.240 TL arttığı, 01.12.2013- 30.06.2014 tarihleri arasındaki dönemde Asya Katılım Bankası A.Ş nezdinde 334.123 adet hesabın açıldığı, hesap açılışlarının 06.01.2014 tarihinden itibaren artış gösterdiği, en fazla hesap açılışının 30.01.2014 tarihinde 6.069 adet olarak gerçekleştiği, 29.05.2015 tarihine kadar mevduat girişinin yoğun olarak yapıldığı ayrıntılı olarak anlatıldığı,
FETÖ/PDY Terör örgütü elebaşısı Fethullah Gülen’in 17/25 Aralık 2013 sürecinde örgüt üyelerine zor durumda olan Bank Asya’yı uhud harbindeki “okçular tepesi” olarak nitelendirerek terk edilmemesi gerektiğini belirtip, para yatırmalarına yönelik talimat verdiği,
BDDK, MASAK ve EGM’nin ayrıntılı raporlarından da anlaşılacağı üzere Asya Katılım Bankası’nın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca yönetildiği, bankanın siyasi gelişmeler üzerine likidite sorunu yaşaması sebebiyle bizzat başta Fethullah Gülen ve diğer FETÖ/PDY terör örgütü yöneticileri tarafından mensuplarına verilen talimatlarla FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarından malvarlıklarını satıp Asya Katılım Bankası’na yatırmalarını istemesi üzerine;
Asya Katılım Bankası’nın mali olarak durumunun raporlarla teyit edildiği üzere kötü olduğu bir dönemde örgüt liderinin talimatı doğrultusunda anılan örgütle irtibatlı Bank Asya’ya para yatıran bir kısım sanıkların faaliyetlerinin, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluluk içermemesi karşısında örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığından, konusu suç oluşturmayan ancak örgüt liderinin talimatı doğrultusunda amaca hizmet eden faaliyetlerin silahlı terör örgütüne yardım etmek suçunu oluşturacağı açıktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanık ….. …..’nın, ilk derece mahkemesindeki yargılamada olduğu gibi, örgüt içerisinde çeşitlilik ve süreklilik arzeden bir eyleminin tespit edilemediği, sanığın örgütün hiyerarşik yapısı içerisine girdiğine, örgüt ile arasında üyelik için gerekli bulunan organik bağın kurulduğuna, örgütün kuruluşu, kurucuları, lideri, amacı, stratejileri ve eylemleri ile irtibatlı olduğuna veya hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgüte yardımda bulunduğuna dair irtibat ve iltisak yokluğu da dikkate alınarak savunmasının aksini kanıtlayabilecek, mahkumiyet için yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin somut ve inandırıcı delil edilemediği,
Bu nedenle, İlk Derece Mahkemesi yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, sanık ile ilgili aşamalarda ileri sürülen iddia ve delillerin istinaf denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilenip tartışıldığı, dosya kapsamındaki mevcut delil durumuna göre FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğu konusunda ve yine hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgüte yardımda bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin, somut delil bulunmayan sanık ile ilgili mahkemece yapılan değerlendirmenin ve ulaşılan vicdani kanının tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, verilen hükümde usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
AGÂH Hukuk Danışmanlık & Avukatlık
Terör Örgütü Üyeliği FETÖ Soruşturmasında Kovuşturmaya Yer Olmadığı