Aile hukuku kapsamında sürdürülmekte olan kanunen geçerli bir evlilikte, Kusurlu Olan Eşin Boşanma Davası Açması ve Boşanmak İstemesi durumunda, boşanma davasındaki süreç ve buna bağlı olarak aile mahkemesinin vereceği kararlarda emsal nitelikte kullanılabilecek olan Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kararını aşağıda detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Boşanma Davası Açmak İçin Kusursuz Veya Daha Az Kusurlu Olmaya Gerek Yoktur.
İçerik Tablosu
YARGITAY 2. Hukuk Dairesinin 2021/6105 esas, 2021/7542 sayılı 21.10.2021 tarihinde Kusurlu Olan Eşin Boşanma Davası Açması ve Boşanmak İstemesi ile ilgili vermiş olduğu kararında;
Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. Mevcut olaylara göre, evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur.
Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen “tartışma sonrası eşini ailesi evine bırakan, ailesinin birlikte yaşamaları konusunda baskısı ve olumsuz müdahalesine sessiz kalan ve eşine fiziksel şiddet uygulayan” davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir.
Yoğun aile müdahalesi yaşanan bir ortamda erkeğin annesinin beyanlarına itibar edilerek kadına kusur yüklenmesi doğru değildir. Bu durumda açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği” hükme bağlanmıştır.
Tamamen Kusurlu Eşin Boşanma Davası Açması
Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.
Diğer taraftan yine böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma davası olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da madem ki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
Daha Az Kusurlu Olan Eşin Boşanma Davasına Karşı Çıkması ve Boşanmak İstememesi Durumu
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
Az kusurlu eş boşanma davasına karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.
Mevcut olaylara göre, evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen “tartışma sonrası eşini ailesi evine bırakan, ailesinin birlikte yaşamaları konusunda baskısı ve olumsuz müdahalesine sessiz kalan ve eşine fiziksel şiddet uygulayan” davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir.
Yoğun aile müdahalesi yaşanan bir ortamda erkeğin annesinin beyanlarına itibar edilerek kadına kusur yüklenmesi doğru değildir. Bu durumda açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Yukarıda gösterilen sebeplerle kararın bozulmasına, bozma sebep ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 21.10.2021
Boşanma Hukuku Kapsamında Kusurlu Olan Eşin Boşanma Davası Açması ve Boşanmak İstemesi İle İlgili Yargıtay Kararı Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizimle İletişime Geçebilirsiniz.
AGÂH Hukuk Danışmanlık & Avukatlık