İdare hukuku, kamu hukuku alanıdır. İdarenin faaliyetine, personeline, teşkilatına ve denetimine uygulanan bir çeşit hukuku ifade etmektedir. İdare hukukunda idarenin nasıl kurulduğu ve görevleri de belirlenmektedir. Peki, idare hukuku nedir? Neleri kapsamaktadır?
Kamu yönetimi içinde bulunan kurum ve kuruluşların işleyişlerini, bireylere olan yetki ve görevlerini de inceleyen bir hukuk dalı olmaktadır. Temelini anayasadan almış olan hukuk dalıdır. İdarenin işleyişini belirlemeyi amaçlayan bir alandır. Kamu yararını gerçekleştirmektedir. Bu manada idareyi gerçekleştiren gerçek kişiler ve tüzel kişiler ilgi alanına girmektedir.
Yapılan işlemlerin hukuka aykırı olması halindeyse, diğer bireyler ve ceza avukatı tarafından idari yargıda çözüm bulunmaktadır. İdare hukuku çok geniş bir bilgi alanına sahip olmaktadır. Bununla beraber bu bilgilere hâkim olmak şüphesiz ki ağır ceza avukatı ve diğer hukuk görevlileri bakımından da son derece önem arz etmektedir.
En geniş tanımı ile idarenin hukuku olmaktadır. İdare, organik anlamda devlet yapılanması içinde belli görevleri yerine getirmek maksadıyla oluşturulan örgüt ve bu örgüt içinde istihdam edilenler şeklinde açıklanmaktadır. Fonksiyonel manada ise kastedilen kamu hizmetlerini yaşama yansıtmak için sahip olunması gereken özellikler ve bu örgütün çalışma sistematiği olmaktadır.
İdarenin var oluş maksadı kamu faydasının gerçekleştirilmesidir. İdare hukuku da kamu yararını meydana getirmeye, bozulan yarar dengesini tekrardan kurmaya yardım eden idarenin faaliyet ve örgütlenmesini kurallara tabi kılmaktadır. Bu sayede birey hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınması sağlanmaktadır.
İdare hukuku 19’uncu yüzyılda ortaya çıkması açısından kaynağını Roma’dan alan pek çok hukuk dalına nazaran daha genç ve yeni bir hukuk alanı olmaktadır. Gelişimini, değişen devlet modeli anlayışına bağlı şekilde hızlı bir biçimde sürdürmektedir. Ayrıca, idare hukukunun uygulanmasından meydana gelen çeşitli uyuşmazlıklar idari yargıda çözüme kavuşturulmaktadır.
İdare hukuku nedir? Bu hukuk alanı, idarenin yapısı, tanımı ve işleyişini düzenleyen bir hukuk birimidir. Kamu idaresini ifade etmektedir. Tüzel ve özel kişiler, bu hukuk uzmanlığı kapsamında değerlendirilmemektedir. Dernekler, özel şirketler ve vakıflar idare hukukunun kapsamında incelenmemektedir. Bu alanlar ticaret hukukuna dahil olmaktadır. İdare hukukunda idarelerin işleyişi ve kuruluşu yasal zemine uygun biçimde düzenlenmiştir.
Anayasaya göre idarelerin kuruluşu ve görevleri merkezden ve yerinden yönetim kıstaslarına dayanır. Bu hukuk alanı kısmen yeni bir hukuk dalıdır. Ayrıca statü hukuku şeklinde de bilinmektedir. Bu disiplin kapsamında oluşan uyuşmazlıklar, idari yargıda çözülmektedir. Anayasaya göre idarenin iş ve işlemlerinde karşı yargı yolu tam anlamı ile açık olmaktadır.
Kamu yönetimi içinde yer alan kurum ve kuruluşların işleyişlerini, bireylere olan yetki ve sorumlulukları incelemektedir. Temelini anayasadan almıştır. Bu hukuk disiplininin amacı ise kamu yararını gerçekleştirmektir. Aynı zamanda idarenin işleyişini belirlemektir. Bu yüzden idarenin gerçekleştireceği idari uygulamalar, gerçek ve tüzel kişileri de çok yakından ilgilendirir. İşlemlerin hukuka aykırı olması halinde aykırılıkların yok edilmesi bu hukukun alanına girmektedir.
İdare hukuku kapsamı oldukça geniştir. İdare hukuku, en geniş tanımıyla idarenin hukuku olarak bilinmektedir. Bundan dolayı da idare hukukunun konusu belirlenir iken temeli anayasada açıklanan, idarenin örgütlenmesine ve faaliyetlerine ilişkin kamuya tanınan, kuralar öngören ve bireye tanınan hak ve hürriyetlerin dengelenmesini sağlayan bir hukuk dalı olmaktadır.
İdare hukuku özellikleri şu şekilde açıklanabilmektedir:
İdare hukuku bünyesinde pek çok alt alan yer almaktadır. Bunla şu şekilde sınıflandırılmıştır:
İdare hukuku davaları şunları içermektedir:
İdare mahkemelerinin yazılı yargılama sistemine göre yargılama yaptıklarını belirtmeliyiz. Bu yargılamada inceleme ve analizlerin tümü evraklar üzerinden gerçekleştirilmektedir. İdare mahkemesi, idari davaların açılmasının sonrasında davayla alakalı gerekli olan bütün bilgi ve belgeleri talep edebilmektedir.
Dava tarafları idari davayı açtıktan sonra bu davalara ilişkin olarak delillerin tespitini talep etmek için danıştay ve vergi mahkemelerinden istemde bulunabilir. Bu mahkemelerde bütün yargılama sistemi evraklar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu yüzden de tanın dinlenmesi veya ifade alınması söz konusu olmamaktadır. Ancak bazı davalarda veriler ve belgeler toplandıktan sonra bilirkişi görüşüne başvurulabilmektedir. İstisnai davalarda ise ivedi yargılama şekli kullanılması mümkündür.
İdare hukuku avukatı sık olarak sorgulanmaktadır. İdarenin kamu gücü ayrıcalığını kullanarak yapmış olduğu bütün fiil ve işlem hukuka uygun olmalıdır. İdare hukukuna aykırı bir davranışın oluştuğunu düşünenler bu eylem ve işlere karşı idari yargıda dava açma yolunu tercih edebilirler. Ya da idare de karşılıklı işlem tesis ettiği bireyler aleyhinde dava açma yoluna gidebilir.
İdare hukukunun görev bölgesine giren bu ve benzeri bütün konulardan uzman bir idare hukuku avukatı desteği alınması çok önemlidir. En iyi idare avukatı, idare hukuku alanında bilgi ve deneyimini somut olaya en doğru biçimde aktarabilen bir avukat olmaktadır. İdare avukatı, üstlenmiş olduğu görevi en iyi şekilde sonuçlandırmaya çalışacaktır.
İdare hukuku avukatı, idarenin başka bir idare ya da gerçek veya tüzel bireyler arasında meydana gelen dava ve işlerin görülmesiyle bu dava ve işlerin hukuki sürecinin takibi ve sonuçlandırılmasında görevli olan avukattır.
İdari yaptırımlar, kamu ihale hukuku ve memur disiplin hukuku gibi alanlarda uzmanlaşmış bir idare avukatı, somut olayda istenen sonucun elde edilmesi bakımından önemlidir.
En iyi idare hukuku avukatı kesinlikle bu alanda tecrübeli olmalıdır. İdare hukuku uyuşmazlıklarının çözümüne destek olacak avukatın özelliği son derece önemlidir. Buna göre idare hukuku alanında profesyonelleşen ve bu alandaki teorik bilgi ve birikimlerini uygulayabilecek yeterli deneyime sahip olan idare hukuku avukatlarından faydalanmak, uyuşmazlığın çözümü konusunda daha etkili olacaktır.
İyi bir idare avukatı öncelikle idare hukuku alanında uzman olmalıdır. Yeterince bilgi ve deneyimi bulunmalıdır. Edinmiş olduğu tecrübe ve bilgiyi somut olaya etkili bir biçimde uygulayabilmelidir. Bu hukuk, kanun ile derlenmemiş bir hukuk alanı olmasından ötürü çok fazla mevzuat barındırmaktadır. Bu nedenle de idare hukuku avukatı güncel mevzuatlar hakkında yeteri kadar bilgili olmalıdır.
İdare avukatının görevi yalnızca idari yargıda dava açmak ve açılmış olan davanın yargılama aşamasını takip etmek değildir. Bu göreve ek olarak, gerçekleştirilen sözleşmeler, ihaleler gibi çeşitli hukuki uygulamalarda hukuki destek vermektedir.
İdare hukuku geniş bir hukuk alanıdır. İçinde de pek çok ayrıntı bulunmaktadır. Bundan ötürü idare avukatının görevli olduğu dava ve işleri sıralamak pek de mümkün olmamaktadır. Genel anlamda idare avukatlarının görevlerini ve yapmış olduğu işleri şu şekilde açıklayabiliriz:
İdare, kamu gücü ayrıcalığını elinde bulundurması nedeni ile tarafı olduğu sözleşme, hukuki eylem ya da hukuki işlem gibi çeşitli konularda karşı tarafa göre daha üstün bir konumdadır. Bu nedenle idare karşısında zayıf konumda olan bireylerin alanında profesyonel bir idare hukuku avukatı ile temsil edilmesi gerekmektedir. Gerçek ya da tüzel bireyler idare ile tesis edilecek bir işlem için ya da idare mahkemesinde görülecek bir dava için idare karşısında kendisini daha iyi temsil edebilmesi amacı ile bir idare hukuku avukatına vekalet vermekteler.
Her avukat gibi idare avukatları da bilgi ve tecrübelerini müvekkilleri ile paylaşmaları durumunda bir ücret elde etmeye hak kazanırlar. Avukatın yapmış olduğu işin karşılığı ücret alması avukatlık kanununun bir gereği olmaktadır. Bu ücret avukatın hukuki bilgi ve tecrübesinin karşılığı temsil eder.
İdare mahkemesi vekalet ücretini avukat ve uyuşmazlık sahibi serbestçe tayin etmektedir. Fakat barolar birliğinin belirlemiş olduğu asgari ücret tarifesinin altında bir ücret kararlaştırılamamaktadır.
İdarenin tesis etmiş olduğu uygulamalar aksi ispatlanıncaya dek hukuka uygun kabul edilmiş olduğundan hukuka uygunluk karinesinden faydalanılır. Bu nedenle uygulamada idarenin hukuka aykırı işlemlerine çok sık rastlanılmasına rağmen hareketsiz kalınması ya da idarenin işlemi iptal etmemesi veya geri almaması halinde idarenin hukuka aykırı işlemi hukuka uygun olacaktır.
Bu yüzden idarenin işlem tesis etmiş olduğu bireyler hak kaybına uğramamak amacıyla idari yargıda idari işleme karşı dava açmaktadır. İdari yargıda açılmış olan bu tarz davalarda idare hukuku avukatı görev yapmış olduğundan bu avukatlara idari dava avukatı ismi verilmektedir. Aynı şekilde idare mahkemesi avukatı olarak da bilinirler.
İdare hukuku alanda profesyonelleşmiş avukatlar idare hukukundan meydana gelen bütün dava ve işlerde vekili olduğu tüzel ve gerçek kişilere hukuki bilgi ve deneyimini aktararak istenen sonucun elde edilmesi için çaba gösterirler.
İdareye gerekli olan başvuruların gerçekleştirilmesi, uzlaşma aşaması, idari işleme karşı iptal davasının açılması, kamu malları, idarenin sorumluluğu, kamulaştırma gibi çeşitli konularda devlet ve kamu kurum ve kuruluşlarıyla meydana gelen ihtilafların yok edilmesi hususlarında etkili sonuçlar elde edebilmek için bu hususların en kısa zaman içinde çözüme kavuşturulması önem arz etmektedir. İşte bu noktada devreye giren idare hukuku avukatı olmaktadır.
İdare hukuku avukatları görev alanına giren bütün bu konularda dava aşamasını en etkili biçimde yöneterek ya da idare hukuku alanında bilgi ve deneyimleri ile hukuki danışmanlık sağlayarak, arzu edilen sonuca en kısa zaman içinde ulaşmayı mümkün kılar.
İdare hukukundan kaynaklanan durumlarda bireylerin avukat tutma zorunluluğu bulunmaz. Fakat idare hukuku gibi son derece ayrıntılı bir alan için idare hukukçusu olmayan, bu sektörde bilgisi olmayanların dava ve işleri ile bunları ilgilendiren süreçleri tek başlarına doğru bir biçimde yürütmeleri söz konusu olamamaktadır. Özellikle de İstanbul ve Ankara gibi idari davaların fazla olduğu şehirlerde uzayan dava aşamaları bireyleri yıpratmakta ve arzu edilen sonucun elde edilmesini zorlaştırmaktadır. Bütün bu değerlendirmeler sonucunda idare mahkemesinde görülecek bir davanın ya da idare ile yapılacak olan bir hukuki uygulamanın en etkili şekilde sonuca ulaştırılması amacıyla alanında uzman ve deneyimli bir idare avukatından destek almak oldukça önemli bir ayrıntıdır.
Yukarıda da söz ettiğimiz gibi idare hukuku çok geniş bir alan olmasından dolayı idare avukatlarının da vermiş olduğu alan oldukça geniştir. Bunlardan bazılarını şöyle açıklamamız mümkündür:
Ülkemizdeki avukatlık kanunundan dolayı avukatlar bütün davaları üstlenebilirler. Fakat hukuk zorlu ve karmaşık bir süreç olmaktadır. Bu nedenle de bazı avukatlar hukukun belli başlı dallarında profesyonelleşirler. Örneğin, ceza, sigorta veya idare hukuku alanında profesyonelleşerek, ağırlıklı olarak bu alandaki davalara bakarlar. Bir alanda profesyonel olmak, bu alanda daha yetkin ve bilgili olmayı sağlayan çok önemli bir detaydır. Özellikle de alanı çok fazla geniş olan ve uzmanlık gerektiren idari hukukundan alanında deneyimli ve profesyonel avukatın desteği önem arz etmektedir. İdare hukuku avukatları için ilgili alanda özel bir eğitim şartı bulunmamaktadır. Yalnızca bu alanda deneyim çok önemlidir ve elbette hukuk fakültesi mezunu olmak gerekmektedir.
İdare hukuku alanında ağırlıklı olarak sunduğumuz hizmetler şunları kapsamaktadır:
İdarenin tesis ettiği işlemlerin iptal davasında amaç, ilgili idarenin faaliyetlerinin hukuka uygun şekilde olmasını desteklemek ve hukuk düzeninin korunmasıdır. İptal davası sonucu mahkemece verilen kararın idari işlemin uygunluğunun denetlenmesi olmamaktadır. İdari yargı yeri bir üst makam işlevi görmemektedir. Sadece işlemin hukuka aykırılığı sebebi ile iptaline karar verilmektedir. iptal davası sonucunda işlemin iptaliyle idari işlem ortadan kalkmaktadır ve bu sonuçtan sadece iptal davasını açan değil herkes faydalanmaktadır. İptal kararı objektif nitelik taşımaktadır.
6306 numaralı kanun ve uygulama yönetmeliği başta olmak üzere alakalı mevzuattan kaynaklanan idari işlemlerin iptal davaları için firmamızın profesyonel ekibi yardımcı olmaktadır.
İdari eylem ve işlemlerden ötürü bireysel hakları direkt olarak ihlal olanlar tarafından açılan davalardır. İdari yargıda tam yargı kapsamına giren, idare hukukuna özgü telafi ve geri alma davalarından oluşan çeşitli tazminat davaları, idari faaliyetlerin hukuka uygunluk deneyimi sonucu idarenin hukuk kuralları çerçevesinde kalmasını sağlayan etkin bir deneyim ve yaptırım aracıdır. Bu aşamada ise tam yargı davaları bir adım öne çıkmaktadır.
Kamu ihaleleri konusunda danışmanlık.
Agâh Hukuk Danışmanlık & Arabuluculuk Tarafından İdari Yargı Alanında Verilen Hizmetler;
İdari Eylem ve İşlemlere Karşı İptal Davaları ve Yürütmenin Durdurulması Talepleri
İdarenin Verdiği Zararlar Neticesinde Açılacak Tazminata İlişkin Tam Yargı Davaları
İdare ile Gerçek veya Tüzel Kişiler Arasındaki İdari Sözleşmeden Kaynaklanan Uyuşmazlıklar
Kamu İhale Kanunu ve Devlet İhale Kanunundan Doğan Uyuşmazlıklar
Kamulaştırma ve Kamulaştırmasız El Atma Davaları
İdare Hukukuna İlişkin İdare ile Taraflar Arasındaki Uyuşmazlıklara İlişkin Davalar