Sizler için incelemeye aldığımız bu makalemizde, tarafların anlaşmalı boşanma davasından sonra yoksulluk nafakasının kaldırılması veya anlaşmalı boşanma protokolünde kararlaştırdıkları yoksulluk nafakasının azaltılması talebi üzerine yüksek mahkemece verilen emsal karar ve Şanlıurfa Anlaşmalı Boşanma Avukatı olarak takip ettiğimiz aile hukukuna ilişkin Anlaşmalı Boşanma Davasından Sonra Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması talepli bir davanın istinaf kararı incelenmiştir.
İSTİNAF MAHKEMESİNİN ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI SONRASINDA YOKSULLUK NAFAKASININ AZALTILMASI TALEPLİ DAVASINDAKİ EMSAL KARARI
İçerik Tablosu
T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 42. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞININ
DOSYA NO : 2020/……
KARAR NO : 2023/……
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : R.G.
ÜYE : Ş. E.
ÜYE : D.A. A.
KATİP : E. A.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 6. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/09/2020
NUMARASI : 2018/…… Esas – 2020/…… Karar
DAVACI : M. O. – L……… Mah. ……….. Yenişehir / MERSİN
VEKİLİ : Av. S. G.
DAVALI : Z. E.- D………. Mah. ……….. Karaköprü/ ŞANLIURFA
VEKİLİ : Av. AHMET YILDIZ
DAVANIN KONUSU : Yoksulluk Nafakasının Azaltılması
İSTİNAF TALEP EDEN : Davalı
KARAR TARİHİ : 29/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/05/2023
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı, davalının 24/10/2020 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurması üzerine ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra yapılan inceleme neticesinde;
Davacı vekili dava dilekçesinde; tedbir taleplerinin kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve hükümle birlikte devam etmek üzere 3.000 TL yoksulluk nafakasının 1.550 TL’ye indirilmesine, bundan sonraki yıllar için TÜFE-ÜFE ortalaması oranında artış uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinin yargılaması sonucunda; davanın kabulü ile, Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 2016/791 Esas- 2016/1032 Karar sayılı ilamı ile davalı için takdir edilen 3.000 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 1.450 TL azaltılarak, dava tarihinden itibaren her ay 1.550 TL yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, hükmedilen nafakanın her yıl Ocak ayında TÜİK tarafından açıklanan ÜFE-TÜFE ortalaması oranında arttırılmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf sebepleri olarak; davalının boşanma davasında davacı eşin beyanlarına itibar edip onun beyan ettiği ve talep ettiği şartları kabul ettiğini, dava tarihi itibariyle gayrimenkul ve menkul değerlere yasal mal rejimi kapsamında ortak olan davalının birşey talep etmediğini, davalıya ait katılma alacağının çok yüksek miktarda olduğunu ancak davacının kendisini yanıltarak, 3.000 TL nafaka ödemeyi taahhüt ederek boşanma işlemine rıza göstermesini sağladığını, güven esasına dayalı bir anlaşmanın ihlal edildiğini, boşanma işleminin gerçekleşmesine mütaakip bir kaç ay 3.000 TL üzerinden düzenli bir şekilde ödenen nafakanın eksik olarak ödenmeye başlandığını,
buna ilişkin belgelerin sunulduğunu, davacı tarafça hakkın kötüye kullanıldığını, muvazaalı işlemlerle aktifini eksilterek kendini borca batık şeklinde mahkemeye gösterip eski eşine karşı nafaka borcunu yerine getirmemek adına dürüstlük kuralını ihlal ettiğini, davalının barınacak yeri bile olmadığını belirterek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, tarafların anlaşmalı boşanma çerçevesinde kendi aralarında anlaştıkları nafaka miktarının ödenmesine devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalının istinaf başvurusu davanın kabulüne yöneliktir.
Dava yoksulluk nafakasının azaltılmasına ilişkindir.
Taraflar Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 16/11/2016 tarih ve 2016/……… E.-K. sayılı ilamının 14/12/2016 tarihinde kesinleşmesi ile anlaşmalı olarak boşanmışlardır.
İlk derece mahkemesince; davacının ekonomik durum araştırmasında emekli maaşı aldığı, başka gelirinin olmadığı, uyap sorgusunda üzerine kayıtlı ev ve araç olmadığı, davalının ekonomik durum araştırmasında ölen babasının maaşı ve nafaka geliri olduğu, malvarlığının olmadığı, İcra Müdürlüklerinden gelen dosya örnekleri incelendiğinde davalının Mersin 2. İcra Müd. 2017/10500 E. 2.611.225,89 TL – Adana 9. İcra Müd. 2017/9078 E. 553.000 TL – Mersin 6. İcra Müd. 2017/12166 E. 847.000 TL – Mersin 6. İcra Müd. 2017/10169 E. 353.273 TL – Mersin 4. İcra Müd. 2017/11871 E. 1.019.879 TL – Adana 8. İcra Müd. 2017/9357 E. 2.512.500 TL – Mersin 7. İcra Müdürlüğü 2017/10682 E. 1.313.000 TL – Mersin 7. İcra Müd. 2017/10420 E. 4.210.000 TL – Mersin 7. İcra Müd. 2017/9469 E. 2.333.234 TL tutarlarında borçlu olduğunun görüldüğü,
Mersin Yenişehir Tapu Müdürlüğünden gelen müzekkere cevabı incelendiğinde davacının adına kayıtlı taşınmazı 2014 yılında boşanmadan önce sattığı, Mersin Silifke’deki taşınmazının ise cebri icra yolu ile Denizbank tarafından alındığı, ilgili takiplerin boşanma davası kesinleştikten sonra açılmış olup takip miktarlarının oldukça yüksek olduğu, davacının emekli aylığından başka tespit edilen malvarlığı bulunmadığı, dinlenen tanık beyanları, icra dosyaları, tapu müdürlüğü yazı cevapları, tarafların malvarlığı sorguları, sed araştırmalarının davacının iddialarını doğruladığı,
davacının boşanma kararı kesinleştikten sonra müflis durumuna düştüğü, yüklü miktarlarda borç altına girdiği, mevcut durumda davacının ödemekle yükümlü olduğu nafakanın davacının emekli aylığından fazla olduğu, davacının ekonomik durumunda olağanüstü bir düşüş meydana gelmiş olup TMK’nın 176/4 maddesi uyarınca nafakanın uygun bir miktara indirilmesi gerektiği, davacının dilekçesinde ödeyebileceğini beyan ettiği ve indirilmesini talep ettiği miktarın tarafların ekonomik durumları ve hakkaniyet gereği uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, hükmedilen nafakanın her yıl Ocak ayında TÜİK tarafından açıklanan ÜFE-TÜFE ortalaması oranında artırılmasına karar verilmiştir.
Yapılan incelemede; taraflar Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 16/11/2016 tarih ve 2016/……. E.-K. Sayılı kararının 14/12/2016 tarihinde kesinleşmesi ile anlaşmalı olarak boşanmışlar, davacı kadın eş yararına dava tarihinden itibaren aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu nafakanın kararın keinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına ve nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiştir.
Taraflar, nafaka miktarını protokol ile; başka bir anlatım ile “sözleşme” ile kararlaştırmışlardır. O nedenle; taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkta Borçlar Kanununun uygulanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Sözleşme hukukuna hakim olan asıl ilke sözleşmeye bağlılık ilkesidir. Nafaka hükümleri bakımından ise, sözleşme hukuku kural ve ilkeleri ile TMK hükümlerinin birlikte uygulanması icap eder. Bu halde edimler arasındaki denge, olağanüstü gelişmeler yüzünden sonradan ciddi olarak bozulacak olursa müdahale gerekebilir. Böyle bir gelişme olmadığı takdirde, taraflar yaptıkları sözleşme ile bağlıdırlar. Ancak, sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder.
Somut olayda; tarafların boşanmasına ilişkin karar 14/12/2016 tarihinde kesinleşmiş olup, eldeki dava kısa sayılabilecek bir süre sonra 08/03/2018 tarihinde açılmıştır. Davacının ekonomik durumunda bozulmaya kanıt olarak sunduğu icra takipleri 2017 tarihli olup, anlaşmalı boşanma esnasında davacının borçlarının varlığından haberdar olduğu açıktır. Davacı, o günkü ekonomik durumunu öngörmesine rağmen davalı ile ödenecek nafaka konusunda mutabakat sağlayarak anlaşmalı boşanmayı gerçekleştirmiştir. Kısa zaman sonra, ekonomik durumunu gerekçe göstererek kararlaştırılan miktarda nafakayı ödeyemeyeceğini ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup, hukuk düzeni tarafından himaye görmesi beklenemez. Öte yandan davalının yoksulluk durumu da ortadan kalkmış değildir. Bu bakımdan davanın reddi gerekirken kabulü hatalı olmuştur.
Açıklanan sebeplerle davalının istinaf talebinin kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ……………… kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.29/03/2023
Türk Medeni Kanununda Yoksulluk Nafakası Düzenlemesi
Türk Medeni Kanununun 175. maddesine göre; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
TMK’da Nafakanın Arttırılması veya Azaltılması
Aynı yasanın 176/4. maddesine göre de; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Anılan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir.
Anlaşmalı Boşanma Davasından Sonra Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması veya Azaltılması Talebi
Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Ancak sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arz eder.
Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru ile mali imkanlarını zorlayan tarafın TMK.nın 2.maddesinden yararlanması söz konusu olamaz.
Hangi Durumlarda Yoksulluk Nafakası Kaldırılır veya Azaltılır?
Borçlar Kanununun 19. ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşulları değişen koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye hakimin müdahalesi gerekebilir.
T.C. YARGITAY ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİNİN Bu Konuda Vermiş Olduğu Karar;
Esas : 2016/7535
Karar : 2016/10920
Tarih : 19.09.2016
Davacı Tarafın Talepleri;
Davacı vekili dilekçesinde; anlaşmalı olarak boşandıklarını, anlaşma protokolü gereğince müvekkilinin davalıya 400,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, o tarihte davalının herhangi bir işte çalışmadığını, davalının şu anda bir işe girip çalıştığını, davalının ailesinin yanında kaldığını, maddi durumunun müvekkilinden daha iyi olduğunu, davacının ise kirada oturduğunu, boşanma kararı sonrasında davalının yoksulluk durumunun ortadan kalktığını ileri sürerek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını aksi kanaate varılması halinde nafakanın hakkaniyet uygun şekilde indirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Tarafın İtirazları;
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların 2014 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının boşanma talebi üzerine müvekkilinin boşanmayı kabul ettiğini, boşanma ile müvekkilinin eşinden, arkadaş çevresinde ve işinden ayrılarak mecburen babaevine döndüğünü, anlaşma protokolü doğrultusunda 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davacının altı aydır nafaka ödediğini, bu miktarın yoksulluğu ortadan kaldırmayacağı ancak davalının hayat mücadelesinde destek olacağını, 400,00 TL ile yaşamını sürdürmesi mümkün olmayan davalının bir işe girdiğini ve 1.700,00 TL maaş aldığını, giderlerinin fazla olduğunu, davacının ise memur olarak çalıştığını, maaşı dışında yan gelirleri olduğunu, ortalama 4.000.TL maaşının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin Esas Hakkındaki Kararı;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların boşandıkları, ilam ile 20.08.2014 tarihinden itibaren davalıya 400 TL yoksulluk nafakasının ödenmesine karar verildiği, boşanma ilamının temyiz edilmeksizin 05.11.2014 tarihinde kesinleştiği, davalının sekreter olarak çalıştığı, 1.100 TL geliri olduğu, (davalı vekilinin beyanına göre ise 1.700 TL maaş aldığı) anne ve babası ile yaşadığı, dosyadaki SGK hizmet dökümünden davalının boşanma tarihi ve öncesinde de çalıştığı, en son boşanmanın gerçekleştiği Haziran 2014 tarihinde işten ayrıldığı ve Ocak 2015 tarihinde yeniden işe girdiği, davacının ise memur olarak çalıştığı, 2015/Nisan-Temmuz aylarına ilişkin maaş bordrolarından anlaşıldığı üzere davacının gelirinin 2.300 TL ile 3.300 TL arasında olduğu, 950 TL karşılığında kirada oturduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, somut olaya dönüldüğünde; her ne kadar davalı kadının boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında çalışmaya başlayarak asgari ücret miktarı üzerinde bir geliri olduğu saptanmış ise de; davalı kadının tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları tarih ve öncesinde de çalıştığının anlaşılması ve bu duruma karşın davacının sırf boşanmayı sağlayabilmek için taraflar arasındaki protokol doğrultusunda yoksulluk nafakası ödemeyi kabul etmesi sonrasında aradan geçen çok kısa süre içerisinde eldeki davanın açılması karşısında, söz konusu talebin iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmayacağı hususu değerlendirilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Aile Hukuku Kapsamında Nafakanın Kaldırılması veya Nafakanın Azaltılması Hakkında Daha Detaylı Bilgi Almak İçin Bizimle İletişime Geçebilirsiniz.